Mustafa Göker

DÜŞÜNCE VE DÜNYA GÖRÜŞÜ

İnsanlara din, hayata dair dünya görüşü sunmaktadır. Günümüz de insanların dini ve ahlaki bir dünya görüşü yok varsa da yozlaşmış ve şekil değiştirmiştir.
Bunu nereden anlıyoruz!  Der seniz. Atalarımızın ve dedelerimizin kültürel hayatı ve toplumsal yaşamı hakkındaki düşünceleri, yaşantıları hep İslami değerlerle donatılmış şekil almıştır. Modernleşme ve batılılaşma adına bu değerlerden hızla kopuş ve kaçış gerçekleşmektedir. Bunu bir iki misalle açıklamaya çalışalım.
Toplumumuz da tamamen içinde bulunduğumuz ekonominin belirlediği ve sunduğu dünya görüşü hâkimdir. Karşımızda muhatap olduğumuz bir kişi veya adamı yorumlarken beş para etmez, kaç paralık adam gibi düşünce ve sözlerle yorum yaparız. Dostlarla oturduğumuz bir ortamda yanımıza çocuklarıyla ziyarete gelen bir dostumuzun yanında iki çocuğu vardır. Kucaktakini severek kaç çocuğu olduğunu sorduğumuzda hocam bu bonus (piyango)’dan çıktı, diyerek çocuğa bile ekonomik olarak bakıp dünya görüşü oluşturuyoruz.
Dünya görüşümüz hep böyle ekonomik çıkar üzerinden, her şeyimizi kuruyor ve oluşturuyoruz. Dahası bütün ilişkilerimiz çıkar üzerine oluşmaktadır. İbadetlerimizi bile yorumlarken, çıkar menfaat üzerinden yorumluyor kurguluyoruz. Namaz’da bile, hocam kıldık kıldık ta ne oldu, dua ettik hep kaybeden yine biz olduk.
Bizlere dayatılan dünya görüşümüz, ibadetlerimizi bile etkilemektedir. Kur, piyasası değiştiğinde psikolojimiz bile kur’a göre şekil alıyor ve değişiyor. Evdeki ve okul daki çocuğumuzun psikolojisinin bozulup bozulmadığı bizi, ekonomi’deki kur değişmesi kadar etkilememektedir. Evimizde, işyerinde seyretmesek bile televizyonlarda borsa kanalları devamlı açık durmaktadır.
Çünkü dünya’ya, içindekilere ve her şeye ekonomik gözle bakıyoruz. Dürüstlük te bile menfaatimiz varsa dürüstüz menfaat yoksa, bittiğinde dürüstlüğümüz de yok oluyor, düşüncemiz ve dünya görüşümüz bu şekilde oluşmakta, şekillenmektedir. Bu topraklar da atalarımız, 1400 küsur yıldır, Kur’an ve sünnet doğrultusunda dünya görüşü süregelmiş ve böyle oluşturulmuştur.
Dedelerimiz ve atalarımız bu dünya görüşünü nesilden nesile bizlere aktardılar. Günümüzde bu kültür ve yapısal ortam birer birer elimizden kayıp gitmektedir. Bir ziyaret için gittiğimiz Kıbrıs’ta kim yerleştirdi ise kaynaklarda kandil kutlama yok dense de, kandil günleri tatil kılınmış ve böylece kültür oluşturulmuş, mevlüd okutma bir gelenek değer oluşumu gerçekleşmiş ve hala da devam ettirilmektedir. Peygamberimiz 622 yılın da, Medine’ye hicret ettiğinde yeni bir dünya görüşü oluşturmak için 3 (üç) tane evvela yenilik yapmıştır!  
 Medine’ye hicret edip yerleşen Hz. Muhammed (sav) ilk etap ta yaptığı 3 (üç) yenilik:
1-  Mescit yaptırmıştı ki; Mescitle (mekân tesis edip) dini, itikadi bir ortam oluşturmaktır.
2-  Suffa (okul) oluşturuldu; Din eğitimi ve bu yolda düşüncenin gerçekleşmesine çalışılmıştır.
3-  Pazar (alış veriş) sistemi; Yahudi’lerin elinde ve kültüründe olan bir alış veriş merkezinden İslami kültür ve dünya görüşü, pazar ortamının oluşması gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
Yakın ve uzak çevremiz veya hayatımız da bizim dışımızda bir gerçek oluşumu vardır. Bu hayata müdahalemiz, etkimiz ve gücümüz yetmemektedir. Dünya görüşü oluşumunda en etkili mekân, hâkim olabileceğimiz aile ortamıdır.
Aile de, ev de gündemi Allah belirlesin, dürüstlük konuşulsun ki!
Geleceğe hâkim, ayağı yere sağlam basan gençlerimiz oluşsun, bu gençlik nasıl kazanacağından maada kazandığını nasıl paylaşacağını düşünsün. Bir aile ortamını sürekli ekonomi,(siyaseti, yönetimi vesselam her şeyi ) etkiliyorsa çoluk çocuğumuz da ekonomik dünya görüşü oluşmaktadır.
Ailemiz de; Allah, Resulü ve ahlaki değerler, dünya görüşü katmalı ve oluşturmalıdır. Günümüzde, çocuklarımızda oluşan, dünya görüşü ve oluşumu sayesinde neşelendiğinde ve sevindiğinde, ‘’ALLAH’’ değil de ‘’OLEYY’’, hayret ettiğin de ‘’SÜBHANELLAH’’ değil de ‘’WAOH’’, güzel bir şey gördüğün de ‘’MEŞEALLAH’’ demiyor da ‘’HARİKA’’,’’SÜPER’’ diyorlar.
Din, insan’a ne kar, ne çıkar kazandırır. Din, insan’a (VAKAR) olgunluk, erdem, ağırlık kazandırır. Sokaklarımızda, vitrinlerde ve levhalarda ne din, ne ahlak nede milli isimler yer almaktadır.
KÜRESELLEŞME, sonucu hep batı kültürü ve ahlaki değerlerinden oluşumlar dünya görüşümüzü, oluşumumuzu bunlar belirlemekte ve oluşturmaktadır. Küresel düşünüp, yerel (milli) yaşayamadığımız sürece geleceğimizi ve çocuklarımızı ruhsuz, amaçsız, bilinçsiz yetiştirmiş oluruz.
Yirmi sene önce, Mustafa Sandal şarkısında hiçte haksız değildi galiba ‘’Onun arabası var, güzel mi güzel. Şoförü de var ama ruhu yok’’ diyorken. Neslimizi ve çocuklarımızı sağlıklı, imanlı, milli değerler doğrultusun da yetiştirmezsek, ruhsuz, amaçsız, günübirlik yaşayan dünya görüşü olgun olmayan her şey, anlamsız olmaktadır.
Yoksa hayatı bize dayatılan görüş, düşünce doğrultusun da yaşamak ve düşünmek zorun da kalırız. Cenab-ı Allah bizi biz yapan ruha, imana, islama, ahlaka, Allah bilincine sahip çıkanlardan, neslimize de bu dünya görüşünü aşılayanlardan eylesin.
Peygamberimiz;’’Emanet bilinci olmayan,(yani sağlıklı bir dünya görüşü olmayan)’ın imanı yoktur. Sözde de olsa; ‘’Ahdi, sözü olmayan (sözleşmesi olmayan)’ın da dini ‘’ yoktur, buyurmaktadır.
20.06.2019                                                                                                                                                                                                                                          SOSYOLOG MUSTAFA GÖKER